Tarihteki bu 5 dava o kadar önemliydi ki teknoloji dünyasını, dolayısıyla hayatımızı etkiledii.
Tarih boyunca tüketicilerle firmaların amaçları defalarca karşı karşıya gelmiştir. Bunların çoğundaysa çözüm ancak kanunlar yoluyla bulunabildi. Bu davalardan bazıları, hayatımızı iyi veya kötü etkileyen kalıcı etkiler bıraktı.
İşte dijital dünyaya ait, bilmeniz gereken 5 dava.
1. Kendi DVD’lerinize sahip olma hakkı
İlk DVD’ler CSS (Content Scrabble System, Web’de kullanılan CSS değil) adı verilen kısıtlayıcı kopya korumasıyla geliyordu. Bu kopya korumasını kırmaya çalışan kişiler, DeCSS adında bir program ortaya çıkardılar. Ancak bu Motion Picture Association’ın (MPA) ve DVD Copy Control Association’ın (DVD-CCA) Norveçli programcılardan birinin peşine düşmesiyle sonuçlandı. Ancak açılan davada DVD-CCA ve MPA’nın her ikisi de kaybederek önemli bir darbe yediler. Mahkeme, DVD’leri kişisel kullanım için kopyalamanın kanun dışı olduğunu kabul etmedi.
2. Microsoft tekelinin sonu
Microsoft’un yazılım dünyasına hükmetmesi, 1990’ların sonunda ABD Adalet Bakanlığı’nı rahatsız etmeye başladı. Özellikle Internet Explorer’ın Windows ile birlikte gelmesi ve tarayıcınızı değiştirmenin çok kolay olmaması, Adalet Bakanlığı’nı rahatsız etti.
Bakanlığa göre Microsoft, işletim sistemindeki API’ları da Internet Explorer’dan yana kullanıyordu.
Tüm bunlar, dünyanın en güçlü ülkelerinden birinin dünyanın en güçlü firmasıyla karşı karşıya gelmesi demekti. Gates’in yaşananlar sırasında basit kelimelerin tanımlarıyla uğraşıp kaçamak cevaplar vermesi dikkat çekmişti.
Sonuç olarak hakim Microsoft’tan yana karar vermedi ve firmanın iki farklı firmaya bölünmesine hükmetti. API’ların diğer firmalarla paylaşılması ve kaynak kodlarının üç devlet temsilcisine sağlanması da şart koşuldu.
Bu dava bazıları tarafından önemsiz gibi görünse de Mozilla, Apple ve Google gibi firmaların Microsoft ile rekabet edebilmesini sağladı.
3. Napster’ın ölümü
İnternet üzerinden şarkı paylaşmaya izin veren Napster’ta her şey bedavaydı. Henüz yayınlanmamış müzikler bile. Bu son durum Mettalica’nın canını sıktı ve grup, Napster’a dava açarak indirilen her şarkı için minimum 100.000 dolar talep etti.
Sonuç olarak Napster davayı kaybetti Metallica’nın şarkılarını hizmetin dışında tutmak ve bu müzikleri paylaşan 230.000 kişiyi engellemek zorunda kaldı. Napster, bu yaşananların ardından çok fazla ayakta kalamadı.
4. LimeWire’ın ölümü
LimeWire’ın sorunu da aynı Napster gibi lisanslı içerikleri yasadışı dağıtmasıydı. Bu durum, Arista Records ve 13 kayıt şirketinin firmaya dava açmasıyla sonuçlandı.
Kayıt şirketlerine göre LimeWire, telif hakkı ihlaline katkıda bulunuyor ve kanunları çiğniyordu. Hakim, kayıt şirketlerini haklı buldu ve LimeWire’ın kalıcı olarak kapatılmasına hükmetti. Dahası LimeWire’ın tazminat ödemesine hükmedildi. Bu cezanın 72 trilyon ile 75 trilyon dolar arasında olduğu (tüm dünyadaki paradan fazla) tahmin ediliyor.
Bu karar, LimeWire gibi firmaların, kullanıcılarının yaptıklarından haberdar olmadığını söylemesinin bir işe yaramayacağını bir kez daha göstermiş oldu. Davanın bir başka sonucu ise internette korsanın engellenmesinin mümkün olmadığı idi. LimeWire kapatıldıktan kısa süre sonra yazılımın merkezi bir sunucuyla çalışmayan, gayriresmi sürümü yaygınlaşmaya başladı.
5. İndirenlere açılan dava
ABD’de yaşayan Amerikan yerlisi, dört çocuk annesi Jammie Thomas-Rasset, RIAA tarafından 12 şarkıyı Kazaa ağında paylaştığı için bir mektup aldı.
Mektupta Thomas-Rasset’ten mahkemeye çıkmaması için 5.000 dolar talep ediliyordu. Belki de bunun sahte bir mektup olduğunu düşünen Thomas-Rasset, isteneni yapmadı. Ancak bu, anne için büyük bir hata oldu.
Mahkemeye çıkan Thomas-Rasset, davayı kaybetti. RIAA, 222.000 dolar tazminat almaya hak kazandı ve bu miktar, daha sonra 1.920.000 dolara yükseltildi (şarkı başına 80.000 dolar). Thomas-Rasset yaptığı itirazla cezayı 54.000 dolara düşürmeyi başardı (şarkı başına 2.250 dolar).
Dava, mahkeme sisteminde 7 kez gidip geldikten sonra ceza, ilk baştaki 222.000 dolara geri döndü. Cezayı ödeyemeyen Thomas-Rasset, iflas ettiğini duyurmayı düşünüyor.
Bu davanın önemiyse kayıt firmalarının, sadece yazılımları geliştirenlerin değil, kullanıcıların peşine düşebileceğini göstermesiydi. Ancak bu yaşananlar RIAA açısından tam bir halkla ilişkiler felaketi oldu. Kuruluş, dört çocuğa bakan bir annenin başına düşerek kötü bir imaj oluşturdu. Yaşananların ardından RIAA, kullanıcılara dava açmayı bırakarak servis sağlayıcılarla çalışmaya başladı.
(Alıntıdır.)